İTİRAF EDİYORUM ATAM
Atam! Bu güzel 19 Mayıs gününde sizinle biraz sohbet edip bazı şeyleri itiraf etmek istedim.

Tarih boyunca büyük devletler kurmuş, imparatorluk haline gelip yedi düvele hakim olmuş bir milletin son büyük dehası Mustafa Kemal Atatürk.

Üç kıtanın adalet timsali olmuş koca bir milletin, son lideri Mustafa Kemal Atatürk

İnsanlığın en yüce dini ,islamın sancaktarı bir milletin son önderi Mustafa Kemal Atatürk.

İbni Sinaların, Birunilerin, Ali Kuşçuların içinden yetiştiği bir milletin Başöğretmeni Mustafa Kemal Atatürk

Keşke bugün kurduğun cumhuriyetin ulaştığı muasır medeniyet seviyesini görebilseydin.

Daha cumhuriyeti kurmadan topladığın İzmir iktisat kongresinde tohumlarını attığın ekonomimizi, gelişen sanayimizi görebilseydin.

Demir ağlarına eklediğimiz hızlı trenlerimizi, iki kıtayı birbirine bağladığımız köprülerimizi görebilseydin Yavuz ve Midilli’yi atası bilip ürettiğimiz hızlı feribotlarımızı ,deniz otobüslerimizi,hucumbotlarımızı görebilseydin

Vecihi nin uçurmaya çalıştığı teyyaresinden ilham alıp ürettiğimiz, yedi kıtaya sefer yapan uçaklarımızı , düşmana korku salan şahinlerimizi görebilseydin

Floryada denize girerek, Yalovada tabiatla baş başa kalarak bize örnek olduğun turizm değerlerimizi, ülkemizi ziyaret eden milyonlarca turisti görebilseydin

Ey büyük Atam Görebilseydin dedim ama biliyorum ki sen bunları hep gördün,
Gördün ki her alanda temelleri Sen attın, bize rehber oldun
.
Ey büyük Atam!

Mühim olan bizim o yokluk içinde Cumhuriyet’i var ettiğin yılları görebilmemiz.
Acaba görebiliyor muyuz?

Acaba anlayabiliyor muyuz?

Acaba anlatabiliyor muyuz?

İTİRAF EDİYORUM ATAM ANLATAMIYORUZ…

. Bu ülkede yaşayan herkesin bağımsızlığını ve özgürlüğünü borçlu olduğu ey “Atatürk” !

Nasıl anlatayım?

Nasıl anlatayım Atam,Trablusgarp’lara Şam’lara, Çanakkaleye ; kadar lüks uçaklarının first class koltuklarında semayı seyrederek gitmeyip de neden at ile gittiğini; çarık ile yürümeyi bırak lastik ayakkabıyı dahi bilmeyenlere

Nasıl anlatayım Atam, neden zırhlı kruvazörlerle birkaç saatte Samsun’a gitmediğini ; takayı bırak sandalı dahi bilemeyenlere

Nasıl anlatayım Atam, her resminde gördüğümüz o muhteşem üniformaları neden hiç üzerinden çıkaramadığını; lewis kotla mavi jeans den başka esvap bilmeyenlere

Nasıl anlatayım Atam, halkına bağımsızlık fikrini anlatmak için çıktığın Anadolu yollarında neden mersedesinle gezmediğini; kağnıyı bile tanımayanlara

Nasıl anlatayım atam, o yoğun koşturmacada, savaşın ortasında bile, aldığın notları,büyük Nutuk’unu neden bilgisayarına yazmadığını; laptopa burun kıvıran, kalem ile silgiyi bile unutan neslime

Nasıl anlatayım Atam, Afyon’dan İzmir’e neden hızlı trenle inmediğini; metrodan başka tren bilmeyenlere

Nasıl anlatayım Atam , sayısız uğradığın suikastları mektupla, telgrafla bile neden haber alamadığını; cep telefonundan dünyayı izleyenlere

Nasıl anlatayım Atam İzmirde düşmanı denize döküp de zafer sonunda bir timsah yürüyüşü bile yapamadığını; bir derbi galibiyetini bile zafer sananlara

Nasıl anlatayım Atam, Lozan’da kazandığın zaferden, kurduğun Cumhuriyet’den sonra neden sokak turları düzenlemediğini, şöyle havaya iki üç el sıkmadığını; düğünde bile onlarca mermi sıkanlara

Nasıl anlatayım Atam, radyoya şöyle bir istekte bulunup Safiye Ayla dinleyemediğini; ipodundan cümle alemin müziğini dinleyen,.camdan gözünü ayırmayan gençliğe

Nasıl anlatayım Atam, Hereke bezini Çin ipeği kadar değerli ettiğini, halkının urbasını neden bezden yaptığını; şimdi elbisesini Fransa’dan, ayakkabısını İtalya’dan getirenlere.

Nasıl anlatayım Atam Latife Hanımla sizi sadece Çankaya’da balolarda gördüğümüzü,ayrılıp da kimselerin duymadığını; geceleri reinadan çıkmayan, gece boyu barlarda turlayanlara

Nasıl anlatayım Atam, savaşarak cepheden cepheye koştuğunu,önderlik edip halkını aydınlattığını,”En hakiki mürşit ilimdir” deyip kara tahta başına geçtiğini Başöğretmen olduğunu, ilden ile köyden köye ilim irfan için usanmadan gezip misafir olduğunu; kasabada bile zor görev yapan öğretmenlere

Nasıl anlatayım Atam, bu vatanda Bayrağı indirtmediğini, ezanı susturmadığını; duasını bile kendisi yapamayanlara…

Adnan GÜRBÜZ